“Cara, cara rehmel deyu bave guhdara.”
(Bu, Kürtçede bir hikâyeye ya da uzun bir konuşmaya başlama tekerlemesidir.)
Diyelim ve başlayalım söze…
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki toplumları ayakta tutan yegâne güç tarihleri ve kültürleridir. Ben de Hoçvan’ın geçmişten günümüze akıp gelen tarihi değerlerini, zengin kültürünü derleyip toparlayarak gelecek kuşaklara bir miras olarak kalsın istedim.
Bugüne kadar ne yazık ki Hoçvan’ın bu anlamda yazılı bir tarihi olmadı. Yada varsa da ben bilmiyorum.
Ancak sözlü tarihi geçmişten günümüze, atalarımız tarafından anlatıla gelmiştir. Bu sözlü tarihimizin kaynağı, da yaşayan canlı çınarlarımızdır. Ve biz onları yitirdikçe, ne yazık ki tarihimizi de yitiriyoruz. İşte bunun önüne geçebilmek, biz son taşıyıcı kuşağın boyun borcudur. Bunun için lütfen büyük bir emekle yazdığım kitabımı dikkatlice okumanızı istiyorum.
Çünkü çok iyi biliyorum ki, ben ve benim yaşıtlarım, bu kültür zincirinin son temsilcileriyiz.
NOT: Ben Tarihçi değilim, ancak hem geçmişimizin izini sürmek hem de gelecek nesillere az da olsa ata ve babalarımızdan duyduğumuz ve tarih kitaplarında araştırıp, öğrendiğim kadarıyla bilgi ve belge bırakmak adına yazıyorum.
Bu tarihi bilgileri haddimi bilerek ve okuyanların hoşgörüsüne sığınarak gelecek kuşakların atalarının tarihini bilmeleri için kaleme aldım.