*Göz kırpıyordu uzaklar,
Nisanın ortalarında son trende bekliyordu.
Yağmur öylece yağıyor,
Bir toprak kokusu,
Bir de annemin kokusuydu benimle gelen…
Yüklenmişti sırtıma sıla,
Sıkışmış göğsümün arasına gidiş,
Kaybolmuş gözlerim,
Tutulmuş dilim,
Çıktım yola şimşekler çakıyor…
Yağmur hüngür hüngür yağıyor,
Kendine iyi bak diyordu oradan bir ses.
Canım annem,
Her adım attığımda uzaklaşıyordum,
Annemin eşarbından, yeleğinden, fistanından.
Gitme diyemedi *git* derken,
Ağır yaralıydı,
Sözler keskin bir bıçak misali,
Dolandı ayaklarım birbirine, düşer de kalır mıyım diye geçti içimden.
Arkamdan bakan o iki göz,
Hiç ayrılmamıştı benden,
O son tren gelene kadar,
*Sakın üşütme, oralar soğuk…* diyordu aynı ses.
Adeta gözlerim buz kesmiş,
Bakamadım geriye, bakamadım anneme,
O iki gözünü de
Hiç ayırmadı arkamdan...*