"Yüzyıllardır bütün gizemiyle insanları kendine çeken bu türbenin ve istasyon caddesinde bulunan irili ufaklı birkaç evin yapılacak olan hızlı tren hattından dolayı yıkılacağı daha doğrusu taşınacağı söylentileri dolaşıyordu son iki yıldır. Ama bu söylentiler geçtiğimiz aylarda yapılan milletvekili seçimlerinde önce resmiyet kazandı. Seçim öncesi bir partinin milletvekili adayı kasabada miting yaptı ve “müjdeli haber” olarak kasabadan geçen hattın yenileneceğini daha doğrusu hızlı tren hattına dönüştürüleceğini söyledi. Resmî olarak partilerle siyasetle hiç işim olmamasına rağmen bulunduğum çeşitli ortamlardaki “siyaset parlatıcılar” bu projeyi öve öve bitiremedi. Şöyle iyi olacak, böyle güzel olacakmış, daha neler neler... Bu insanlar her şeyi abartarak yaşama adetindeydiler. Olan bir şeyin yanına beş şey daha katarak abarta abarta anlatırlardı. Yapılacak olan halkın malıydı, yapacak olan da halkın parasıydı. Bunu siyasetçilerin kendi hayrına yapıyormuş gibi anlatması, halk için yapılması gereken bir hizmetin kendilerince tarafından halka sunulmuş bir lütuf gibi sunulması da neyin nesiydi? Kendilerini ne sanıyorlardı? Ama bunları bu kadar putlaştıran temize çıkaran da yine halktı. "