Ütopya, istenen ve arzu edilen bir toplumun rüyasıdır. Ütopyalar var olmayan ülkenin, kentin, toplumun, adanın, düzenin arayışı olarak edebiyatın içerisinde yer almaktadırlar. Daha iyi bir hayat adına çözüm yolu arayan ve bu yolu ütopya yazımında bulan yazar, yaşadığı dönemin sorunları ve aksaklıklarını, gözlemci ve anlatıcı bakış açısıyla okura aktarmaktadır. Ütopik eser ile mevcut düzene, yönetim biçimine, adalet ve eğitim sistemine yönelik bir başkaldırı sunulmaktadır.
İlk örneğine Antik Çağ’da Platon’un Devlet adlı eserinde görülen ütopya düşüncesi, 16. yüzyıla gelindiğinde Thomas More’un 1516 yılında kaleme aldığı Ütopya adlı eseriyle edebiyat sahnesinde yerini almış ve gelişmeye başlamıştır. More, Ütopya eseriyle yeni bir dünyanın kapılarını aralamıştır. More’un ütopyasından sonra Batı edebiyatlarında yaygınlık kazanan ütopik eserlere Türk edebiyatında 19. yüzyıldan sonra rastlanılmıştır. Cumhuriyet döneminin ilk ütopyası olarak kabul edilen Serbest İnsanlar Ülkesinde, 1930 yılında Ahmet Ağaoğlu tarafından kaleme alınmıştır. Her iki eserde yer alan o dönemki mevcut toplum eleştirisi ve daha iyi bir yaşam düzeni düşüncesi, eserleri ütopik kılmıştır.