Cengiz Dağcı, Üşüyen Sokak’ta, İkinci Dünya Savaşı’nın bütün şiddetiyle devam ettiği günlerde Kırım’ın Almanlar tarafından işgalini anlatır. Roman; kötü yola düşmüş Almira’nın sokakta tesadüf ettiği ürkek ve ne yapacağını bilmeyen Enstitü öğrencisi genç Haluk’u alıp bir apartman dairesine götürmesini ve Haluk’un orada geçirdiği üç günü bizlere gösterir. Cengiz Dağcı diğer romanlarından farklı olarak, Üşüyen Sokak’ta iç sese ve bilinç akışına büyük bir ağırlık vererek kahramanı Halûk’un sürgün ve siyasî baskılarla bunaltılan Kırım Türk toplumu içinde kendisini tanımasını ve dünyayı anlamlandırmasını, zorlu kış şartlarının ve işgalci askerlerin ablukaya aldığı bir sokak başındaki apartman dairesinin penceresinden hikaye eder.