Unutulmuş Hikâyeler, bir lodos fırtınasıyla karşılıyor bizi. Sahaf dükkânlarının tozlu raflarından hep çizdiği gergedanla yakından tanışan küçük kızın hayal kırıklıklarına, dünyanın sonu geldiğinde trafikte sıkışan bir çiftten yüzlerini kaybeden insanların dramına, bir rüzgârdan ötekine savrulurken esrarengiz tecrübelerin kapısını aralayacaksınız. “Taziye evinden çıktığında lodos fırtınası başlamıştı. Rüzgâr sanki bir hıncı varmış gibi yüzüne şiddetle çarpıyor, saçını başını dağıtıyor, en fenası başının çok kötü tutacağını haber veriyordu. Hava kararmak üzereydi, tuhaf bir sarılık vardı gökyüzünde, şöyle bir dönüp baktı ağaçların arasından görünen manzaraya; güneş her şeyi yumuşak, uyuşukluk veren bir sarıya boyarken, eğer gözü yanılmıyorsa yıldızlar parlayıp sönüyordu dalların arasında, bir tuhaftı…”