Tükendi
Stok AlarmıDünyaya şöyle bir bakıyorum da. Bir yanda huzur, mutluluk. Bir yanda acı keder dram var. Oysa ki hepimiz bu dünyada misafiriz. Yarına çıkmaya senedimiz yok. Aynı çeşmeden su içip, aynı derede yıkanmış. Soframda bal kaymak olmasa da. Soğan ekmekle doyup kalkmışız. Aradaki farkımız Kaderimiz yaşantımız.
Uğruna hapis yattığımız kadınlarımız. Sofrada yeri öküzden sonra gelen kadınlarımız. Bizi doğuran, bizim için doğuran kadınlarımız. Kaderini yeniden yazdığımız, kaderini değiştirdiğimiz. Hiçbir zaman anlayamadığımız kadınlar. Üç Hayat üç yaşamı Nakış Nakış işleyip içindeki mutluluğu, acıyı kederi kelimelere döküp. Gün yüzüne çıkarmak öyle kolay olmamıştır. Yazarken elindeki kalem, diken olup batmıştır yüreğine. Bazen boğazına düğüm atılmış gibi oluyor insan. Bazen de göz pınarları kaynağından çıkan, berrak su gibi yanaklarına, süzülüp dökülüyor. Her Pınar`dan tatlı su içilmez, bazen de acı su içilir. Bu üç kadının yaşamı belki de Anadolu`daki kadınların başkaldırısı olarak tarihe geçecek.
Belki de bir an olarak kalacak. Yazarın İlmek ilmek işlediği bu güzel eseri, güzel yapan kaleminin sadeliği anlaşılır şekilde olmasıdır. Her acı yürekte bir parça iz bırakıp gider. İnsanın insana yaptığı kötülük asla karşılığını almadan gitmez. Cehennemde ateş yoktur herkes kendi ateşini götürür.