Kuşkusuz Akkuş’un *Umut Yalan* adını taşıyan ilk öykü kitabında da kırsal kesimin, genelde Anadolu yaşamının ve insanının dayanılmaz çilesini ve engelleyici doğa koşullarını başarılı bir şekilde yansıttığına tanık olmuştuk. Bu yaşamın ortaklığında; halkıyla, doğasıyla, giderek katı gerçekleriyle bütünleşen bir yazar, Taki Akkuş, Gorki’nin yazarlar için öğütlediği, *hayatı derinliğine inceleyiniz ve gözleyiniz* deyişiyle özdeşleşiyor bir yerde. Çünkü bu yaşamın içinde geliyor; çevresini ve insanlarını iyi tanıyor, sorunlarını biliyor. Tanıklığını yaptığı ortamı güçlü bir gözlemle en ince ayrıntılarına dek yansıtmaya çalışıyor.
Akkuş’un yansıttığı çevre ve olaylar, Anadolu’yu bilmeyenler için, şaşırtacak denli çarpıcı ve ilginçtir. Uygarlığın doruk noktasına eriştiği çağımızda, ilkel yaşamın içindeki dayanılmaz çileyle boğuşan, yaşamak için çırpınan insanların yazgısı; kişinin yüreğini burkacak, kanatacak denli acıdır.
Kuşkusuz, kişinin yüreğini burkan bu dramatik yaşamın nedenlerini yazgıya bağlamaz, Taki Akkuş. Yaşam boyu süregelen töresel çelişkileri, ilkel bağnaz inançları, giderek toplumsal çelişkileri, bütünde sağlam bir gözlemci. Yaşadığı çevrenin bireyi ve tanığı olarak olayların bilincindedir. Bu açıdan yoksulluğu, varsıllığı, yüzyıllar perspektifiyle yansıtır.
Akkuş’un anlatım tekniğine gelince, genelde kırsal kesimi ve bu ortamın insanlarını yansıtmasına karşın, yerel deyişlerle öykülerini boğmuyor, zedelemiyor. Bu deyişlere, kimi diyaloglarda ölçülü ve dengeli bir biçimde başvuruyor. Taki Akkuş’un *Umut Yalan* öykücülüğümüzde yeni bir arayışın adı olabilir. Yaşamı masaya yatırmak önemli değil ama masaya yatırılan yaşamın sanatsal ameliyatı önemli. Akkuş, kurgusu dili ve gözlemlerindeki derinlikle b ameliyat başarıyla sonlandırıyor.
*Umut Yalan* ve Taki Akkuş öykücülüğümüzün solunum yallarını genişletecektir.
H. Hüseyin Yalvaç (Halkalı)