Tarihe aitmiş gibi görünenin güncelliğini yitirmediğini anlatıyor İlhan Akdeniz. Hallac-ı Mansur da, yakın zamanlardaki Şengal trajedisi, Dersim ve Ermeni soykırımı da dahildir buna. Bir de 1980 faşizmi nedeniyle Türkiye’den yurtdışına göçenlerin hayatları: Taksi şoförleri, kendini hâlâ ’80 öncesinde ve hatta ’70’lerde sananların dramatik konumları. Hikâyelerin kişileri, yaşananlardan süzülerek dahil oluyorlar İlhan Akdeniz’in anlatısına. Denebilir ki, devrimci olmak kadar, devrimci kalabilmenin onuru geziniyor anlatılarda.
Ahmet Telli
İlhan Akdeniz hikâyesini arıyor. Daha doğrusu adım adım yaratıyor. Kendi sesini arıyor, hikâye dokusunu oluşturuyor. Bu arayış hem yeni, taze soluklu hikâyeler okumamızı hem de gelecekte yine kendisinden yeni ürünler beklememizi koşulluyor. Uzun ve güzel bir yolculuk bu topraklarından kopmadan diasporada devam eden… Biz de eşlik edelim.