hüznü yola koydum şimdi
yüreğime varsın diye arzı yararak
hüznümle beslediğim bir karanfil
âhımın gölgesinde bir yiğit susması
gölgelerin dile gelmesi ondan
alnımı yıkadı bir el, gök kokuyordu
kalbimi yunan suda bir ulvîlik vardı
kederimi kan rengine boyayan düşte sessizlik
göz yaşımdan beslenen seherde ince bir sızı yârdı
çöl, ne yana baksam çöl
susuzluk, nereye uzansa fikrim
yorgunum ve anlamsızım
terk edin bu gemiyi siz de terk edin
sonsuz çölleri bırakın bana
çocuklara sızımı bırakın sevsinler diye aşkı
güneşle besleyin susuzluğumu
ağrılarımı susturun çığlıklarla
Hüseyn’im bugün su bile vermeyin
ben yeryüzünün damarlarında bir hayat unsuru
ben en son muhtaç olacağınız yumruk
yeryüzünü ihya edecek kelimeler biliyorum
ve kurtaracak son defa arzı kelimelerim
kutlu ufuklar bekliyor bizi
akınlarımız elbet göğsünü yırtacak karanlığın
şehirleri kırmızıya boğacağız
nurdan kaleler dikeceğiz bulvarlara
ve kurtaracak son defa arzı kelimelerim