Tükendi
Stok AlarmıDinamik bir yapıya sahip olan uluslararası yatırım hukuku dönemin ihtiyaçlarına göre değişikliğe uğramaktadır. Reagan ve Thatcher dönemi ile birlikte artan ve Sovyetlerin çöküşüyle daha da hızlanan, 2000`li yıllarla birlikte en üst seviyelerini yaşayan liberalleşme ve özelleştirme süreci, son yıllarda stratejik ve ekonomik milli güvenlik endişeleri nedeniyle devletlerin daha kontrollü hareket ettiği bir yöne doğru evrilmektedir. Önceleri sadece gelişmekte olan ülkelerin yaşadığı milli güvenlik tehditleriyle artık gelişmiş ülkeler de karşı karşıya gelmeye başlamıştır. Bu noktada gelişmiş ülkeler doğrudan yabancı yatırımın girişine ilişkin kurallarını güncelleme yoluna gitmiştir. Özellikle karşılıklılık ilkesine mevzuatlarında yer verilmesi ve yatırım izleme sistemlerinin ihdas edilmesi en sık kullanılan yöntemler arasına girmiştir. İkili yatırım anlaşmaları ya güncellenerek yenilenmekte ya da yerini yatırıma ilişkin hükümler içeren kapsamlı ve geniş bölgesel ortaklık anlaşmalarına bırakmaktadır.
Türkiye jeostratejik konumu, doğal kaynaklara ve önemli pazarlara yakınlığı, eğitimli ve genç nüfusu, yatırım yapmaya istekli girişimcileri ile hem doğrudan yabancı yatırımı ülkeye çekmek için hem de yurtdışına doğrudan yatırım yapmak için gerekli unsurların büyük bir kısmına sahiptir. Küresel tedarik zincirlerinin pandemi nedeniyle sekteye uğraması Türkiye`nin sahip olduğu bu avantajları sayesinde doğrudan yabancı yatırımdan daha fazla pay alması için fırsat oluşturmaktadır. Ancak doğrudan yabancı yatırımın girişini hızlandırabilecek olan bu fırsat kullanılırken iyi uygulamalardan ve hatalardan ders alarak, stratejik öneme sahip kaynaklarını da koruyacak bir pozisyon alması gerekmektedir. Bu noktada yatırım izleme sistemi büyük önem arz etmektedir.
Bu eser uluslararası yatırım hukukunda doğrudan yabancı yatırımların ülkeye girişine ilişkin tarihçeyi, milli ve milletlerarası düzenlemeleri, ilgili mahkeme ve hakem kararlarını, ayrıca bu konudaki güncel gelişmeleri kapsamlı bir şekilde incelemektedir.