Tükendi
Stok Alarmı*Yeni bir mağara bulduk ve orayı yüzün aşağı yatarak temizliyoruz Kırbaş’la birlikte.
Durmuş Yalçın’ı akrep soktu göğsünden. Kıvranıyor oracıkta. Hemen bir ateş yaktım çalı çırpılarla.
Çantamdan yeni bıçağımı çıkardım. Bıçağın ucu kor haline gelinceye kadar kızarttım.
Akrebin soktuğu yeri kesip içindeki kanı akıttım, başladım yarayı emmeye.
Durmadan emiyorum, ağzımda hiç bekletmeden tükürüyorum yere.
Emiyorum… Tükürüyorum… Temiz bir bezle yarayı sardım ve göğsüne bağladım.
Durmuş, benim dizime yattı.
Gözlerini benden kaçırarak bir noktaya dikti mağaranın içinde.
Bir mağarada… Dizimde biri yatıyor. Üstelik akrep sokmuş.
Tam o sırada, yeni açılıyor, galiba Tiran ya da Pekin radyosu,
Enternasyonal’i çalıyor. Bir hüzün sardı beni.
Neredeyse hüngür hüngür ağlamak geçiyor içimden.
Bu duygular içinde bağıra bağıra eşlik ettim Enternasyonal’e.
Hem ağlıyorum hem de bağırıyorum…
Kırbaş da katıldı bana. Coşkuyla söylemeye başladık birlikte.
Birbirimize sarıldık. Bağırdık. Çağırdık o gidende.*