Bu, hem yüzlerce yıl uzunlukta hem de birkaç günlük bir öykü. Bu, köklerden görülmüş ve dallar arasında yaşanmış dünyanın öyküsü. Ama en çok da sevginin ve umudun öyküsü. Yüreğiyle ve aklıyla konuşmayı bilen bir yazarın yalın, neşeli ve şefkat dolu anlatımıyla, tam da şu sıralar ihtiyaç duyduğumuz kitap.
“Bu kitabı yazarkenki duygularım ve heyecanım, ancak bundan on yedi yıl önce Yüreğinin Götürdüğü Yere Git’i yazarken hissettiklerime benzetilebilir. Edebiyatın ruha hitap etmesi gerekir. Kriz anlarında ve hiçbir şeyin net olmadığı hallerde aydınlığa ihtiyaç duyulur.”
-Susanna Tamaro