Udumu ve kitaplarımı seven bir gençtim!..
Hem de, senelerdir udumu çalarken kullandığım mızrabımı tutan parmaklarımla çekmiştim o bombanın pimini!..
Çekmez olaydım!..
Ben, ne yapmıştım; nasıl bir olaya alet edilmiştim?..
Kırk yılda bir içtiğim içkinin kurbanı mı olmuştum?..
Öyle veya böyle; bombanın pimini ben çekmiş; üç kişinin ölümüne ben sebep olmuştum!..
Kaçtım oradan; sabaha kadar kanlı ellerimle sokaklarda dolaşıp durdum... rastladığım bir sokak çeşmesinde kanlı ellerimi yıkadım... yıkadım... çıkmıyordu kanlar, her tarafta ateş ve duman vardı!..
Zor bela kendimi otelime attım... soyunup duşun altına girdim... vücudumdan aşağıya akan su; su değil; kandı!..
Bir türlü durulmuyordu!..
Duştan çıkıp yatağımın olduğu yere geldiğimde sehpanın üstünde duran udumu gördüm!..
Görmez olaydım!..
Udum kan içindeydi!..
Ellerimi ve parmaklarımı gördüm!..
Görmez olaydım!..
Kan içindeydiler!..
Sabaha kadar ellerimi, udumu sildim!..
Kanlar silinmiyordu!..
Suçlu bendim!..
Ben; UDİ YUNUS!..
Ben; başını udunun sıcak gövdesine dayayıp, saatlerce fasıllar geçip, şarkılar türküler okuyup, dokunaklı sesimle senelerdir hem ağlayan hem de ağlatan UDİ YUNUS!..
Oysa şimdi; her tarafta KAN, ATEŞ ve DUMAN’lar içinde yaralılar, ölüler ve ağlaşıp dövünenler!..
Ve benim mızrap tutan, udumun tellerinde dolaşan kanlı parmaklarım!..
Ve kanlı UDUM!..