Sensizliği bir biletle yaraladım
Tam on iki yerinden
Gündoğumu tanık olacak yüzyıllık kavuşmamıza
Ve yüzyıllarca insanların yüzlerine vuracak
Tüm sıcaklığıyla
Güneş’i biz ısıttık...
Tüm insanlığın parmağı var bu işte!
Acılarla, ayrılıklarla ve hasretle
Evet, Güneş’i biz ısıttık!
Reddiyeci bir ateşin içten içe ısıttığı ve kaynattığı taneler, reddetmeyi bir keskin kılıç edasıyla hedefine savuran taneler... Katı ve buyurganlar, evet. Bir oyun edasıyla oynarken oyununu, isyana teşvik eden iri taneler... Umut dolu sözlerle başlayan ve ölümün üzerine düşen melankolik ifadeler...
Ferhat Bezci, ciğerine yüklendiği nefesinin genişliği hasebince yüksek perdeden sergiliyor performansını; ve iri nidalar arasında tümden bir yıkıma kapı aralıyor. İçindeki karabasan, gün yüzü dinlemiyor ve bol ünlemli konuşmalara meylediyor. Sahneyi alaşağı etmeye yemin edercesine bir büyük hitabet... Düzeni bozmaya yemin edercesine bir körkütük toplumcu umut... Ve tüm bunların ardına, düzeni ve düzenini yıkarcasına bir yalnızlık. Yarının kötü sonlarını hazırlayan bir gecenin loş oda yalnızlığı... Yalnızdık evet, yalnızız. Kavuşmak uğruna ölümü göze alacak denli yalnızız.