Evet, baharın en nazenin, en zarif hallerine bürünüp geldin. Gözlerin aşk yazgılıydı. Teninde yaban güllerinin taptaze kokusu… Saçlarının kıvrımlarında nisanın esinleyen yeli devinmekte… İçimi kuşatan sımsıcak bir duygu, git gide bütün hücrelerime nüfuz ederken, kalbim acemisi olduğu bir duyguyu ağırlamanın telaşıyla göğsümü arşınlamakta... O yaşıma kadar hiç şahit olmadığım bir duyguyu... O yaşıma kadar kalbimin bam teline o denli dokunmamış bir duyguyu... Kendimi çok başka hissediyordum. Çok eski zamanlardan beridir adını unuttuğum bir çocuğun neşeli türküsü çınlıyordu kalbimde ve ben, bu hallerimi yadırgamakla meşguldüm. Geç gelmiş bir baharın sarhoşluğunda kendimi arıyordum. Ama bulamıyordum. Bende sen, sende her şey, her şeyde yasak bir duygunun tokat sesleri… Evet, sen geldin. Bahar geldi. İlk cemre havaya düştü. İkinci cemre suya, üçüncü cemre yüreğe düştü. Hava ısındı, su ılındı, yürek yandı.