Bağımsızlık mücadelesi denince, akla savaş meydanları gelir. Gerçekten de, hemen hemen her milletin tarihinde, kanla yazılmış bağımsızlık destanları vardır. Ancak ilim, irfan, kültür ve sanat alanında bir bağımsızlık mücadelesini, topyekûn bir şekilde ve uzun bir süre omuzlayan milletlere pek sık rastlanmaz.
Polonyalılar, bütün millî değerleriyle birlikte yok olma tehlikesini bir değil, birkaç defa atlattılar. Onların ülkelerine ayak basan her sömürgeci, tabiatının gereği olarak, doğrudan bu hedefe kilitlenmişti: Polonya, önce üç komşusu tarafından peş peşe defalarca parçalandı ve paylaşıldı. Arkadan, iki Dünya Savaşının ikisini de bütün şiddetiyle yaşadı. Nazi işgalinden sonra Sovyetler geldi.
Ama ne Prusya kaldı ortalıkta, ne Naziler, ne Sovyetler.
Polonyalılar ise, kendilerini tarih sahnesinden bütünüyle silmeye azmetmiş düşmanlarını peş peşe tarihe gömmüş bir ulus olarak, bugün hâlâ ayakta: Uçan Üniversite de böyle bir destanın kısa bir öyküsüdür.