Her insandan çıkan duyduğumuz yalnızca tek bir ses var; peki ya duyulmayan…
Kitabı bir solukta okuduktan sonra bende hissettirdiği duyguları şöyle tarif edebilirim; “Eskinin hüzünlü sarsıntısı, geleceğin karanlık kaygısı, yeninin tuhaf şaşkınlığı arasında, hangi hayretimle ağzımı ayırdığımı bilmiyorum.”
Musa Binol
Üç sesi, iç sesten ayıran kişiler değil, bıraktıkları izlerdir. Sezgin ise sesini, kitabı okuyan her kimse ona emanet ediyor. Satırlar düşünce çarklarında dönüşerek canlanıyor ve okur, kendisini hayatında yalnızca bir kez başına gelebilecek bir olayın içinde buluyor. Tereddütte iseniz endişelenmeyin, Cem Sezgin fikrinizi değiştirmek için orada olacak.
Yarın muhtemelen bir kazan dairesinde eski bir fotoğraf karesini keşfetme ayrıcalığını yakalayamayabilirsiniz ama Üç Ses ile zamansız bir yolculuğa çıkabilir, bambaşka bir öyküde Çağrı ile buluşabilirsiniz.
Tuna Ülker
Küfür tamlamaları eşliğinde güçlü metaforların arasında kaybolurken, Üç Ses çıkmazında kaybedilen kendinizi toparlamaya çalışırsınız…
Okuyucunun tarzıyla hemhal olan bu roman, kendinizi bulduğunuz vakit soluksuz bir hayat hikâyesine dönüşecektir. O vakit kaybedilen ve kaydedilen Üç Ses çıkmazından hiç çıkmak istemeyeceksiniz…
Mustafa Tenker