Tükendi
Stok AlarmıMemleketim ve memleketimin insanları için yazdım. Akade-minin *fildişi kulesine* sığamadım, yazarak nefes alma cüretinde bulundum; yazarak memleketime tanıklık ettim, yazarak tanıklığımı memleketimin insanlarıyla paylaşmak istedim. Paylaşmak çoğalmak, paylaşmak tek iken çok olmaktır. Paylaşmak terapidir.*
Kriz anları aynı zamanda karar anlarıdır. İçinde bulunduğumuz dönemin oluşumunda kilit rol oynayan dönem, Gezi Parkı olaylarıyla başladı. Akabinde ise pek çok olay yaşandı. Memlekete *memleketten* bakan Hüsamettin Arslan, Twitmania, Etnoma-nia, Şiddetmania kitabındaki yazılarında ve söyleşilerinde bu kısa dönemin *mana ve ehemmiyetini* gözler önüne seriyor. Arslan, daha ilk andan itibaren Gezi Parkı hadisesini ‘tweetmani’ ve bir dijital darbe girişimi olarak değerlendirerek, bu darbenin aktörlerine dikkat çekmişti. Ona göre dijimani bir görüntü rejimidir; görünenin altını, üstünü, gerisini, ötesini gizler. Çünkü göz kamaştırıcıdır ve kamaşan göz kördür.
Ayrıca Kürt meselesi, muhafazakârlık, imtiyazlı sınıflar, 17/25 Aralık, İslamcı kesimlerin devlet üzerine düşünmeye başlaması, radikal Kemalist jakobenizmle Marksist jakobenizmin, sonrasındaysa Kürtçü holiganizmle birleşen sol şiddeti anlamlandırma çabası içine giriyor. Bir yandan siyaseti analiz ederken bir yandan da Türkiye’nin temel çelişkisinin peşine düşüyor: Haliyle varoşlardan, çeperden gelen muhafazakârları engellemeye dönük politik kışkırtmalara daha çok dikkat kesiliyor.
Twitmania, Etnomania, Şiddetmania’da sosyal medyadan siyasi partilere, etnik şiddetten seçimlere elan devam eden kıyasıya mücadelenin notlarına tanık oluyoruz. Kitap bu yönüyle, Türkiye’nin politik kültürünü kavramaya dönük çalışmalara özgün ve capcanlı bir katkı niteliğinde.