Türkülerimiz; özümüz, gözümüz, yüreğimizin bamteli, bizi anlatan yürek seslerimizdir. Türküler; umuttur, aşktır, hasrettir, özlemdir, vefadır.
Türküler, yüreğin gurbetinde yetişen hasret çiçeğidir. Uçsuz bucaksız bozkırda bir ses, bir nefes, susadıkça yudum yudum içilen bir pınar, bir çoban çeşmesidir.
Türkülerimiz; hayatın her kesitinden, tarihimizden, coğrafyamızdan, edebiyatımızdan, inancımızdan, değer yargılarımızdan, ruh dünyamızdan pasajlar taşıyan mihenk taşları, muhteşem abidelerdir. Her şeyi ile bizi anlatan ve gönül burçlarımızda dalgalanan “Ses ve Söz” bayrağımızdırlar.
Coğrafyayı vatan yapan milletimiz toprağını türkülerle ekmiş, sulamış, ekinini türkülerle biçmiştir. Duygularını, derdini, acısını, sevincini, garipliğini, yalnızlığını, kahramanlığını türkülerle anlatmış; türkülerle gülüp türkülerle ağlamıştır.