Gündelik davranışlarımızı, eyleme tarzımızı, toplumsallaşırken sergilediğimiz performansları, konuşma ve hatta susma biçimimizi belirleyen etkenlerin çoğu zaman farkında bile değiliz. Ne var ki, bunlar yalnızca gündelik hayatımızı değil, aynı zamanda tarihin uzun hafızasındaki siyasal konumlarımızı ve tercihlerimizi de etkiliyor. İşte, çoğu zaman bilinçdışı düzeyde yaşanan bu körlüğün siyasal anlamları üzerine düşünüyor Türklük Sözleşmesi.
Barış Ünlü, Türkiye’nin yazılı olmayan esas anayasasını, yani Türklük Sözleşmesi’ni tarihsel çerçevesi, işleyiş biçimleri, yarattığı imtiyazlar, zorunlu kıldığı performanslar, doğurduğu sorunlar ve karşı karşıya kaldığı kriz bağlamında ortaya koyuyor.
Beyazlık çalışmalarından duygular sosyolojisine kadar kapsamlı bir çerçevede, Türkiye’nin kanayan yarası Kürt Sorunu ve Ermeni Soykırımı’ndan Barış İçin Akademisyenler’e kadar çeşitli meseleleri ele alan Ünlü, siyasal yelpazenin çok farklı noktalarında duran kişilerin bile “yeri gelince” nasıl aynı paydada buluşabildiğini sarih bir şekilde gözler önüne seriyor.
“Türklük” adı altında topaklanan benlik mitoslarını yerle bir eden bu kitap, okurunu gündelik davranış biçimlerini, ritüellerini, performanslarını sorgulamaya davet eden bir demir leblebi, negatifinden bir Türkiye Tarihi.