Tükendi
Stok AlarmıOsmanlı İmparatorluğu 600 yy. var olduğu tarih sahnesinde önce kapitülasyonlar, ardından yapılan 1838 tarihli Balta Limanı Ticaret Antlaşması ile yarı sömürgeleştirildi. Önce iflas etti sonra da tarih sahnesinden tamamen yok olup gitti.
Yok olup giden imparatorluğun ardından daha önceki coğrafyanın küçük bir bölümünde asker - sivil - aydın zümre öncülüğünde milli mücadele yürütülerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti kuruldu. Mücadelenin önder kadroları uluslararası ilişki ve çelişkilerden yararlanarak iktidarlarını koruyup sağlamlaştırdılar. Bunu gerçekleştirirken uluslararası sermayenin işbölümündeki rollerini de kabul etmek zorunda kaldılar. Lozan Barış Antlaşması TC`nin kuruluş belgesi iken aynı zamanda ülkenin kapitalist - emperyalist kampta kalmayı tercih ettiğini ilan eden bir belgedir. İzmir İktisat Kongresi`nde alınan karalar bu durumun tescilidir.
1923 yılında kurulan Türkiye Cumhuriyeti siyasal bağımsızlığını ancak çeyrek asır sürdürebilmiştir. Bu süreçte ekonomide, uluslararası koşulların dayatması sonucunda da olsa devletçilik politikalarıyla, sanayileşme için gerekli sermaye birikimi sağlanmaya çalışıldı. Tarım ve sanayide uygulanan politikalarla ülke kalkındırıldı.1929 yılındaki dünya çapındaki kriz, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye`de de siyasal, ekonomik, toplumsal ilişki ve çelişkileri etkiledi. II. Paylaşım Savaşı`nın sonunda ülkenin siyasal yapısı değişmiş, milli mücadeleyi yürüten ve kazanan küçük burjuvazi (asker, sivil, aydın, eşraf) iktidarını kaybetmiştir.
CHP iktidarının son dönemlerinde emperyalistlerle kurulan ilişki çok partili düzene geçişle birlikte iktidar olan Demokrat Parti ile tamamen eksen değiştirmiştir. Devletçilik politikalarının yerine ithalata bağımlı sanayileşme politikaları ikame edildi. Yarı sömürge durumundaki Osmanlı İmparatorluğu`ndan siyasal bağımsızlığa uzanan Türkiye`nin yolu burada son buldu. Emperyalizm ile yeni sömürgecilik ilişkileri geliştirilerek pekiştirildi.