Binlerce yıldır etnik bir mozaiğe dönüşen Anadolu topraklarına ayak basmamız, içinde bin yılların zenginliğini taşıyan Orta Asya Türkçemize bu toprakların dillerindeki zenginlikleri de ekler. Avrupa toprakları ele geçtikçe Avrupa’ya göçürülen Türklerin Türkçesi göçtükleri coğrafyanın dillerinden, coğrafyasından etkilenir. Yüzyıllar sonra Avrupa’dan Türkiye’ye başlayan geri göç günümüze dek uzanmaktadır. Bütün bu sosyal, siyasal olayların etkileriyle Türkiye Türkçesi hemen her ilde, ilçede hatta komşu köylerde farklı ağız özellikleriyle konuşulur. Her yöre ağzında bin yılların Orta Asyasından, Anadolusundan, Balkanlarından nice özellikler gizlidir. Ayrıca bin yılda Anadolu’da konuşulan Türkçe kendi içinde gelişmektedir.
Türkçemizde bu gelişmeleri yakalamak, dilimizin gelişim yasalarının yitip gitmesini önlemek, unutulmak üzere olan sözcükleri, yapıları dile yeniden kazandırmak, dilimizin yabancı dillerden etkilenmesinin önünü kesmek ve sonuçta dilimizin kullanım ömrünü uzatmak, Türkiye Türkçesi Ağızları çalışmalarının amaçlarından olmalıdır.Türkiye Türkçesi Ağızları çalışmalarına önem verildiği oranda Atatürk’ün “Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk Ulusu, dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.” ülküsünün gerçekleşmesine katkıda bulunulacaktır.