Edebiyat ve sanat dünyamızı yarım asırdan beri arşınlayan dergimiz, siz okuyucularımız sayesinde elli birinci yılına kadem koydu. Türkiye’de elli yılı geride bırakarak yayın hayatına devam eden iki dergiden biri olmak, elbette gurur vesilesidir. Dergimizin kurucusu Şeyhülmuharrirîn Ahmet Kabaklı Hocamızı ve emeği geçen yoldaşlarından Hakk’a yürüyenleri rahmetle anıyor, hayatta olanlara uzun ömürler diliyorum. Dergimizi 100. yılına taşıyacak ve okuyucularla hasbıhal edecek olan halefimize de elli yıl öncesinden selamlar gönderiyorum.
Ocak ayı, edebiyat ve sanatımızın gök kubbesinden nice yıldızın kayıp gittiği bir keder ayı. Ahmet Hamdi Tanpınar, Ziya Osman Saba, Mehmet Kaplan, Süleyman Nazif ve daha niceleri… Edebiyatımızda silinmez izler bırakarak ebedî âleme göçen değerlerimizi bir kez daha rahmetle anıyorum, ruhları şad olsun.
Dergimizin bu ayki dosya konusu, edebiyatımızın yaşayan mütevazı kalemlerinden biri olan Şerif Aydemir… Şair Ali Akbaş “Türkülerin çektiğini kim çeker” der.  Şerif Ağabeyimiz de türkülerin çektiği derdi, taşıdığı kederi bu toprağın diliyle hikâyelerine yansıtan, kendi köklerimizden güç alarak bizi anlatan bir yazar. Dosyamıza katkıda bulunan M. Nuri Yardım, konuşmayı değil susmayı sever diyor onun için; Sücaattin Erdem halkçılık yapmaz, halkı anlar, halktan biri gibi yazar tespitinde bulunuyor. M. Cemal Çiftçigüzeli, onu olmazsa olmaz bir yol arkadaşı olarak değerlendiriyor. Mahmut Topbaşlı, Aydemir’i hikâyemizin soylu çehrelerinden biri olarak tanımlıyor. Ercan Köksal ise Şerif Aydemir hikâyeleri içinden akıp giden folklor ırmağına dikkat çekiyor.
Bu ayki söyleşimiz İsa Kocakaplan imzalı. Cengiz Dağcı’yla yapılan son görüşmenin ses kayıtlarını ihtiva eden metnin satır aralarında büyük yazarın çileli hayatından kırık dökük hatıralar bulacaksınız.
Bu sayımızda, A. Yağmur Tunalı, “Hekim’in Hikmetli Portresine Derkenar” başlıklı denemesiyle, “hekim” ve onun yerine ithal ettiğimiz “doktor” kelimeleri üzerine önemli notlar düşüyor. Tahsin Yıldırım, “Dicle’nin Haşin Çocuğu: Süleyman Nazif” başlıklı makalesiyle, ölüm yıl dönümünde, M. Fuat Köprülü’nün deyimiyle “Memleket en korkunç ve en felaketli zamanlarını yaşarken… bu çirkin ve kara sahnede alnının akıyla yükselen” Süleyman Nazif’i anıyor. T. Murat Akkaya, makalesiyle ilginç bir konuyu gündeme getiriyor; 19. Yüzyıl Modern Türk Edebiyatına dair değerlendirmelerde göz ardı edilen Anglosakson etkisi üzerinde duruyor. Bu sayımıza farklı yazılarıyla katkıda bulunan Mehmet Dinçaslan ile Zeki Yılmaz’a ve hikâye ve şiirleriyle dergimizin sayfalarına farklı renkler katan şair ve yazarlarımıza teşekkür ediyorum.
Bu ay da kitaplık ve ajandamız dopdolu.
Tüm okurlarımıza keyifli okumalar dileriz...

İmdat Avşar
Genel Yayın Yönetmeni