Bu eser yazarının elli yıldır gördüğü Türk dünyası birliği, Turan hayalinin gerçekleşmesi için gerekenlerin neler olduğunu sorgulayan, çoğu sosyal medyada yayımlanan deneme tarzındaki yazılardan oluşmaktadır.
    
İçinde bulunduğumuz çağda dünyanın süper güçleri, kendi isteklerine boyun eğmeyen dünyanın geri kalanına uydurduğu yalanlarla savaş açıyor, kurduğu örgütlerle iç savaşlar çıkarıyor, ambargolar koyuyor, fakirleştirip kendilerine her zaman muhtaç durumda bırakmak için her yolu kullanıyor.

Bildiğimiz son üç bin yılda Türklerin güçlü olduğu çağlarda, hükmettikleri coğrafyalarda dünyaya nizam verdiklerini, adaleti tesis ettiklerini görüyoruz. Geri kaldığımız zamanlarda hem biz Türkler hem de bizim yönetimimiz altındaki başka milletlerin insanları acı çekiyorlar. Bu yüzden “Turan kurulmalıdır” diyoruz. Çünkü Turan kurulunca iyilikten yana olacak. Türklerin birliği yaşadıkları coğrafyalarda müreffeh, hür, huzurlu olmalarını sağlayacak. Turan kurulunca emperyalist güçler Türk kültür unsurlarını yok edemeyecekler. Türkler bir olunca birlikten kuvvet doğacak. Bu kuvvet sadece Türklerin değil, onlarla akraba olan, benzer kültürlere sahip toplulukların da huzur ve barış içinde yaşamalarını sağlayacak.

Kitaptaki denemeler yazarın son otuz yılda Turan coğrafyasında (Sibirya’da, Kırgızistan’da, Doğu Türkistan’da) yaşayarak, görerek, öğrenerek edindiği tecrübelerin eseridir. Birliğin faydaları yanında bölünmüşlüğün zararlarını tarihte görülen örnekleriyle anlatmaya çalışmaktadır.  Yazar Turan birliğinin kurulacağına inanmaktadır.

Turan gelecektir, gelecek Turandır.