Gülper’in sesi de değildi artık duyulan, bu acıdan inleyen bir kadının sesiydi, elleri ve ayakları testereyle kesilmiş bir kadının.
Duyduklarımız hep bir kadının çığlıklarıydı, ejderhalar onu öldürmeye çalışıyorlardı belli ki. Gülper’in sesi kaybolmuştu şimdi, muhtemelen uzak bir yere gitmişti, çok uzağa, belki de çıkıp yıldızların üzerine oturmuş ve ağlamaya başlamıştı orada. Neredeyse bir hafta oldu, Gülper’in sesi hiç duyulmuyor artık. Gülper’in hiçbir çocuğu çağırmadığı ilk gecenin sabahında çocuklar balıkçı teknelerinin iskelesinde toplanmışlardı. Yüzlerinde somurtan, derin ve düşünceli bir ifade vardı hepsinin…