Travmatik deneyimler beyinde ve dolayısıyla bedende iz bırakır. Sensorimotor yaklaşım, geleneksel psikoterapötik yaklaşımlarda travmayla çalışırken eksik kalan gözlemsel becerileri, teorileri ve müdahaleleri de terapiye dahil eder. Özellikle çözülmemiş travmanın ortaya çıkardığı somatik semptomlara odaklanır. Bu bağlamda kitap; nörobilim, travma, dissosiyasyon ve bağlanma teorileriyle ilgili kapsayıcı ve anlaşılır arka plan bilgileri sunarak travmanın tedavisinde hem zihnin hem bedenin dikkate alındığı bütünleyici bir yaklaşımın gerekliliğini vurguluyor. Terapistlerin klinik uygulamalarına beden odaklı müdahaleler ekleyerek çalışmalarının derinliğini ve etkinliğini artırabileceklerini söylüyor.
Yazarlar bu kitapla travmanın fiziksel ve zihinsel özelliklerini farklı açılardan ele alarak travmatik deneyimler yaşamış danışanların, hayatlarında anlam bulmalarına, somatik olarak bütünleşmiş bir benlik duygusu geliştirmelerine yardım ederken somatik psikoloji literatürüne de büyük katkı sağlıyor.