Önce araçları yaratırız, sonra onlar bizi.
—Marshall McLuhan
Trans ve media sözcüklerinin birleşiminden oluşan transmedianın yanına storytelling de eklenerek oluşturulmuş “transmedya hikâye anlatıcılığı”, bir yöntemdir. İnsan beyninin hikâye oluşturmak ve etkinliğini arttırmak için kullandığı bir formdur.
Bir hikâyeyi yaratmanın ve aktarmanın yolları çok çeşitlidir ve teknoloji bu çeşitliliği daha da arttırmıştır. Bizi aktif medya üreticisi yapan bilgisayarları sadece okumak, dinlemek veya pasif bir şekilde film izlemek için değil, aktif olarak hikâyeler anlatmak için de kullanmaya başladığımız zamanlarda transmedya, multimedyadan evrilerek, katılımcı kültür ve çoklu platformları tek bir hikâye anlatmak için kullanma fikriyle popüler olmuştur.
Transmedya hikâyeleri bize hikâyelerin içinde yaşarken onları değiştirme olanağı veriyor. Bu çok büyük bir farkındalık. Hayat da filmlere benzer. Pasif izleyici değil de aktif yaratıcılar olduğumuzu biliriz. Bunu şimdilik, teknolojiyi kullanarak medya deneyimlerinde yapabiliyoruz. Gelecekte aynı teknolojinin gelişmiş fazları bize kendi hayatımızı da somut bir şekilde kontrol edebilme, seçenekler arasında tercih yapabilme imkânını verecek. Ama o gün geldiğinde, insan farkındalığı ve sahip olduğu bilinç düzeyi bu iletişimi zaten enerjisel boyutta gerçekleştirdiğini bileceği için o teknolojiyi kullanmak zorunda kalmayacak.