Merhaba günlükle başlamıştım, başlıksız duygularımı kaleme almaya.
Bir günlüğe bir günü anlatmak ve anlaşılmayı beklemeden, boş sayfaların sessizliğine anılarımı bırakmak, bir dost sıcaklığına sığınmak gibiydi. Bazen telaşlı kelimeleri, bazen satırlara sığmayan sevinçleri, bazen de tek heceye saklanmış hüzünleri yüklerdim kalemimin omuzlarına.
Çocukluğumun o masum duygularını, henüz incitilmemiş sözlerle bir araya getirip, noktası yerinde cümleler kurardım. Zamanla fark ettim ki, yaşından çok, yaşadıkların belirginleştiriyormuş kaleminin rengini. Devrilen hayallerin ardından kuruluyormuş, noktasını nerde koyacağını bilmediğin devrik cümleler. Ve giden her gözyaşı bir başlık bırakıyormuş satırlarının üzerine.