Nihat Bey’in konağına evlatlık olarak giren Nimetşinas ile evin efendisinin tacizlerine maruz kalan Neriman karakterleri üzerinden Hüseyin Rahmi, evlilik kurumunun aksak yanlarını şiddetle eleştiriyor. Neriman, evin hanımına olan hürmetinden dolayı eserde “iffet”i temsil eder. Eşinin üzerine ikinci bir evlilik yapan Şuayip Efendi de daha sonra öğreneceği üzere oğlunun eski sevgilisini eş edinir; bu çapraşık aile yapısı âdeta cehenneme dönüşür.
“Siz namusluluğun aynalı, oyuncaklı, süslü tasması altında yaşayan insanlar... Kendinize hoş gelen her fenalığı işler fakat adını değiştirerek, kitaba uydurarak işlersiniz.”
Edebiyatımızda doğalcılığın ve gerçekçiliğin en önemli kilometre taşlarından biri olan Hüseyin Rahmi Gürpınar, sanatı, halkı yüceltmek için bir araç olarak görmüş bu nedenle üzerine gitmediği, eleştirip alay etmediği hiçbir toplumsal kurum bırakmamış, sanat yaşamı boyunca hep aklın ve mantığın yanında olmuş, eserleriyle toplumun çağdaşlaşması yolunda yobazlığa, gericiliğe, bağnazlığa, sömürücülüğe karşı savaşmıştır; bunu yaparken mizah ögesini ustaca kullanmış, İstanbul’un kenar semtlerinde, mezarlıklarında, Çingene mahallelerinde, köşklerinde, Şirket-i Hayriye vapurlarında, gazinolarında, sayfiyelerinde dolaşmış, okurlarını da dolaştırmıştır. Eserlerinde yapmacıksız bir yerlilik vardır; konak hanımefendisinden gündelikçiye, mirasyedilerden iç güveyilere, dilencilerden dadılara, kalfalara, Çingenelerden Rumlara, Ermenilere, Yahudilere kadar kimi ve neyi konu almışsa onu yerli renkleriyle betimlemesini bilmiştir.