*Toprak Ana, Savankul gibi, Kasım gibi insanlar ölüyor da neden dağlar devrilmiyor, göller taşmıyor? Babasıyla oğul toprağı işleyen, çalışkan iki insandı. […] Onlar da didinmelerinin karşılığını başkalarından kat kat görecekleri için yaşamda pek çok mutluluk tadacaklardı. Söyle bana Toprak Ana, doğrusunu söyle:
Savaşmadan yaşayamaz mı insanoğlu?*
İnsan hep bir başka insana dökmez içini; kimi zaman bir ağaç, bir dere, belki de uzayıp giden bir yoldur onu dinleyen. Savaşın patlak vermesiyle köyün genç erkekleri cepheye gidince, geride kalanların sorumluluğunu üstlenen Tolgonay da işte böyle yapar; toprağa, Toprak Ana’ya anlatır derdini. O anlatırken, savaşın yol açtığı altüst oluşlar karşısında köy halkının mücadelesine, bu sırada verilen kayıplara, yarım kalan hayallere tanık oluruz biz de.
Cengiz Aytmatov, Toprak Ana ile devrimlerin ve savaşların ortasında altüst olmuş *sıradan* bir insanın yaşamına ışık tutuyor.