14 yaşındaki Azize, komşularının oğlu Fahat Kaymaz’a gönlünü kaptırır.
Fakat Akçakale Yolu Kuyubaşı köyünde bu aşk pek gizli kalmaz.
Haber Azize’nin ailesine ulaşır ve Azize’nin evinde toplanan aile meclisinden “ölüm kararı” çıkar.
“Kirlenmiş” Azize ile aşığı can verecek, böylelikle namus kurtulacaktır.
Daham ve Yasin, alınlarına sürülen lekeyi “temizlemekle” görevlendirilirler.
“Fahat Kaymaz’a kardeşimizle evlenmek isteyip istemediğini sorduk. ‘İstemiyorum!’ cevabını verdi.
Ellerini beline atınca, silahımızı çekip vurduk. Azize’yi de kanala atarak namusunu temizlemeyi düşündük. Ablamız Bedriye onu saklandığımız yere getirdi. Biz de onu sulama kanalına attık. Yaklaşık 100 metre kanalı takip ettik ve çırpına çırpına sürüklendiğini gördük. Boğulacağına inanmıştık. İşi yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Kız kardeşimizi öldüremediğimiz için aşiretimizden özür diliyorum.”
Evin kadınları, Fırat’a bağlanan su kanalının kıyısına getirip teslim etti Azize’yi, öz ağabeylerinden oluşan ölüm timine.
Azize yüzmeyi bilmezdi, sadece çırpınabilirdi. Böylece sürüklenip gitti akıntının koynunda.
Ciğerlerine ne kadar su dolmuştu, yaşıyor muydu yoksa ölmüş müydü, farkında değildi.
İşte o sırada, takılıp kaldı köprünün ayağına.
Ve kırmızı yemenisini gördü tarlada çalışan birkaç köylü, kurtardılar Azize’yi…
Ancak tüm kadınlar Azize kadar şanslı değildi!
Bu kitapta yokmuşçasına var olan kadınların hikâyelerini okuyacaksınız…