Bu toplum bir kader mi? Dünyanın bugünkü durumu, mümkün olan yegane durum mu? Yoksa önceki kuşaklarca yapılmış tercihlerin bir sonucu mu? Bugün ya da gelecekte yeni bir toplum mümkün mü?
Bu sorulardan yola çıkılarak bu çalışmada, toplumsal kategoriler tek tek ele alarak, Avrupa-merkezcilik ideolojisinin çökerttiği insan ruhunun etkinliğini, meta ruhunu yaratan kapitalizmi, adaletsizlik, eşitsizlik, savaş, ekolojik, bozukluk, milliyetçilik, kültürcülük, İslamcılık, radikal ayrılıkçı gelenekçilik ve tutuculuk, kadın sorunu, Ortadoğu denklemi, öğrenci sorunları ve eğitim gibi kategorileri eleştirel bir yöntemle değerlendirerek, ortaya konan bu çalışmanın kendisi, çarpıtılan, tahrif edilen, insan erdemi ve gerçeklerini, kültürü ve alternatif yaşam tarzının ne olacağı konusunda, yaşanabilir ve uygulanabilir bir ütopya için uygarlık temelinde sorgulama yapılarak sosyolojik bir bakış açısıyla yeniden sunulmaya çalışılmıştır.
Bu anlamda insan topluluklarının tarihi yolculuğunda oluşan amansızlıklar, ziyan olan insanlar, ceset haline dönen ruhlar karşısında mutluluğun, gelişmenin, uygarlaşmanın, tüketime ve çalışmaya değil; duygusal ve birlikte yaşama becerisinin geliştirilmesine, sanata, oyuna, aşka dair emek sarf eden, bilinir ve uygulanabilir bir ütopyaya doğru ilerleyenlere ve her şey satılır, sayılır, tüketilir anlayışını sorgulayan, "iktisadi akla" karşı çıkanlara, sevginin, dostluğun ve aşkın önemine inananlara, insanlık üretmekten yan olanlara ve bir sabah işe gitmeyi sevgilisine dokunmak için reddedenlere, toplumu yeniden kurmak isteyenlere, insan topluluklarının yaşamını anlama yolculuğunda başlattığı keşifler, şimdiki zamanın yaşanmış zaman boyutunu içererek geleceğe doğru yolculuk yapmak isteyenlere ve tarih boyunca nice acılara yol açan tahakkümü ortadan kaldırmak isteyenlere dair.