Karabasan... Sadece bir adım uzakta.
Sevginin, dostluğun, hoşgörünün, aşkın vehatta cinselliğin neredeyse tamamen ortadan kalktığı, doğası ve doğal kaynaklarıyla birlikte vicdanını da tüketmiş bir toplum, bir umutsuzluk diyarı...Böyle bir toplum, bu kör uykudan uyandırılabilir mi? Kimsesiz çocukların sokaklarda katledilmesine bilegöz yummuş insanlar, duygularına yeniden kavuşmanın sızısına ve utancına dayanabilir mi?
Gülayşe Koçak, edebiyatımızda az rastlanan“kara-ütopya”nın etkileyici bir örneğiyle karşımızda: İrkiltici dili ve kötülüğe dair tahayyülleri zorlayan hikayesiyle, akıllardan çıkmayacak bir roman Topaç.
“Gülayşe Koçak, bugünün kötü mirasını devralan çok da uzak olmayan bir gelecekte ve tanımakta hiç de zorluk çekmeyeceğiniz bir mekanda geçen, tehlikeli uzay yaratıklarından daha yırtıcılaşmış insanların yarattığı bir karabasana sokuyor okuyucusunu! Karabasanı yaratan, anlatılan olaylar kadar, o olayların zaten her an yanı başımızda, her an yaşanabilir olmaları.”
- Ömer Türkeş