“Bir sabah, sıtkı sıyrılmış eski aynanın karşısında her gün baktığı fakat hiçbir zaman görmediği yüzünü incelerken donakalacaktı. Alnında beliren üç derin çizgiyi, göz altlarındaki çökmeleri ve beyazlaşmış saçlarını fark edecekti. Ezberlemeye hiçbir zaman gayret etmediği “Otuz Beş Yaş” şiiri, Cahit Sıtkı’nın o hiç duymadığı sesiyle hafızasının içinde yankılanmaya başlayacaktı sonra:”
Birçok karakter tanıyacaksınız bu kitapta. Garip karakterlerin bilindik öykülerini okuyacaksınız. Çocukken gördüğüm bir rüyayı obsesif Arif olarak tasvir edeceksiniz zihninizde, bir gençlik kavgamı trendeki bir yolcu olarak.
Herhangi bir insanın yaşayabileceği her şeyi bir çeşit karaktere bürüyüp anlatmaya çalıştım. Bu yüzden öykülerim yalnızca benim değil, sizin de öyküleriniz…