Karanlık bir çağın koynunda bakışlarımı ötelere kaldırıyorum. Sonsuzluk kadar ötelere… Savaşın kapısından avuçluyorum güneşi; Yeni bir kent doğuyor adımın üzerinden. Ben böylece tarihe imza atıyorum. Ben Josip Broz bir kulübeden doğuyor imparatorluğum! Alkışların arasından yükseliyor adımın yanına unvanım;
‘Tito’
Şimdi kulak verin bana;
“Ülkemiz kristal bir küredir. Ben Josip Broz Tito, bu küreyi ellerimle tutarak değil alttan nefesimle üfleyerek havada tutuyorum. Umarım benim nefesim tükendiğinde birisi bu görevi devralır. Yoksa kristal küre yere düşer ve tuz buz olur. İşte o zaman dünyanın kaderinin korunması başka bağımsız ülkelere kalır. Nasır, benim dostumdur ancak ondan önce dünyanın geleceğinin korunması Anadolu’ya düşer. Anadolu’da Kemalistler tarafından kurulan devletin temeli bağımsızlıktır. Bu yüzden Anadolu, dünyanın kaderini kurtarma görevini omuzlarına alır”
Şimdi Bosna’nın göğünden güvercinler kanatlanıyor sonsuzluğa. Yeryüzünün kalbinden bir başak gibi savruluyor zafer çığlıkları…