Allah’ın sıfatları meselesinin kelâm ilminin en temel meselelerinden olduğundan da, bu sıfatlar içinde haberî sıfatların ayrı bir önem taşıdığından da kuşku yoktur.
Gerek Mu‘tezilî kelâmcılar gerekse Sünnî kelâmcılar, akla verdikleri rol itibariyle farklı neticelere ulaşmış olsalar da, haberî sıfatları anlamada te’vili olmazsa olmaz bir aklî etkinlik olarak kabul etmişlerdir. Tarihî süreçte, kelâmcıların yaklaşımına alternatif olabilecek en özgün yaklaşım ise İbnü’l-Arabî’nin başını çektiği tasavvufî/irfanî gelenekten gelmiştir.
Hem kelâma hem de tasavvufa dair eserler veren Abdülvehhâb eş-Şa‘rânî, bu iki yaklaşımdan hangisini benimsemiş ve diğerini hangi gerekçelerle reddetmiş olabilir? Kitap, en temelde işte bu soruya yanıt aramaktadır.