*Ben sözcükleri bir yapı taşı, aş olmamış kılçıklı bir fasulye, testiye dönüşmemiş balçık olarak düşünürüm. Hatta sokakta avare avare dolaşan bir meczup. O yapı taşı sözcükleri öyle bir dizmelisiniz ki ev mi, hamam mı, cami mi yaptığınız anlaşılsın. O yapı taşlarının harcı sizin diliniz, aklınız, gönlünüzdür. Sözcük harmanınızda taşlarınızı çok iyi ayıklamalısınız ki okurunuzun dişi kırılmasın.*
Barış Erdoğan’ın dili kıvrak. Sıkmıyor okuru. Birden satır satır okurken bunu neden düşünmedim ben deyiveriyorsunuz. Denemenin güzelliği de bu işte. Size, sizin düşünemediğinizi gösterir. Erdoğan ile sanki karşılıklı sohbet ediyormuşsunuz gibi bir atmosfere girmeye hazırsanız buyurun sizleri de alalım içeri…