Ters Adam her şeye *ters* bakan öfkeli bir adamın ve *başka türlü bir dünya*ya ulaşmak için mevcut dünyaya karşı giriştiği saldırının hikâyesini sunuyor. Varoluşçu bir sorgulamayla radikal bir siyasi eleştiriyi bir araya getiren, yaklaşık otuz yıl önce yayımlanıp *kaybolan* bu sert romanın günümüzün sahih okurlarına anlatacak çok şeyi var.
Bu romanı mühim kılan şey her şeyden önce bir *öfke* metni olması. Yaşadığı dünyaya öfkeyle bakan ve şeylerin temelini sarsmaya çalışan aksi bir anti-kahraman kötülüğü sahiplenerek, dünyayı mahveden sözde *iyileri* teşhir etmeye girişir. Özarıkça bu açıdan arkadaşı ve çağdaşı Oğuz Atay’a benziyor. Ve *öfke damarı*nı Tutunamayanlar’ı ve Tehlikeli Oyunlar’ı akla getiren bir *tür çeşitliliği* ve ironiyle edebiyata tercüme ediyor.
*Övgü ve yergi son bulup asıl meseleye dönüldüğünde görülecektir ki, hayat ve akıl aynı yerde durmuyor.*