Terörist. Zaman zaman hayat denilen bu zorlu yokuşu inadına tırmanır O. Varoluş konçertosunu besteler durur. Esaslı bir amaç taşır sonsuzluk sahnesinde her eyleminde. O, Kral Oidipus gibi kim olduğunu sorar, Doktor Faust gibi ruhundan kovulur, Prens Hamlet gibi eylemlerinin içinde ölür. Eşsiz anlara şahitlik eder ‘kendim’ dediği öz aynasının karşısında an be an.
O, sadece bir Adam’dır. Şairin dediği gibi yuvarlağın köşelerini bulmaktır bütünüyle zorlu işi. Aşka gönül ile düşmek ve yanmak, zekâ ile düşmek ve kavrulmak, akıl ile düşmek ve çıldırmaktır sonu! Duyguların gülünç cezasına çarptırılmak, aşka düşemeden kalabalığa karışmak, ezilmektir elinde kalan! Ölmeden önce sersem sersem bakınıp durmadan bir yol seçse de ölmektir oyununun sonu!
Terörist, sıradanlaşan modern insanın, hayatın ve varlığın hakikatini sorgulama sürecinin sıra dışı, güçlü ve çarpıcı bir ifadesi. Bu sorgulama süreci bizden, sahneleme ve oyunculuk açısından, ancak hakikatle buluştuğunda anlam kazanan özgürlük iradesi ve hayal gücü talep ediyor. Modern tiyatronun maskesini düşüren bu yeni yüz arayışında, oyun, kökleri akıldan, felsefeden ve şiirden beslenen bir başkaldırıya dönüşüyor.