Merv’deki saltanat sarayında Selçuklu Şehzadeleri Melikşah ve Arslanşah’ın nikah merasimleri yapılıyordu. Melikşah Hakanlı (Karahanlı) prensesi ile, Arslanşah ise Gazneli Prensesi ile evleniyordu. Selçuklular, bu iki evlilik ile Gazneliler ve Hakanlılar devleti ile bir tür dostluk tazeliyorlardı.
İmam nikah kıydıktan sonra cemaatten biri yanık sesiyle Kur’an okumaya başladı. Herkes Kur’an okunurken huşu içinde dinledi. Sonra dualar edildi ve gelinler ve damatlar kendilerine ayrılan odalara geçtiler. Burada Melikşah, gelinin duvağı açtı ve ilk defa onun yüzünü gördü. Karşısında gencecik, kendi yaşlarında, ay parçası gibi bir güzel vardı. Melikşah görür görmez ondan çok etkilendi. Onun boynuna, çeşitli mücevherlerle süslenmiş altın bir gerdanlık taktı.
Dışarıda ise günlerce sürecek çifte düğün merasimi başlamıştı bile. Halka tatlılar, şerbetler ve çeşitli hediyeler dağıtılıyordu. Canbazlar gösteriler yapıyor, şairler şiirler okuyordu. Biraz sonra Arslanşah da eşiyle birlikte törenlere katıldı. Halk tarafından selamlandı. Arslanşah’ın yanındakiler halkın üzerine altın saçtılar.
Melikşah ve Hakanlı gelini ise bütün beklentilere rağmen ortaya çıkmadı.
… Melikşah sordu:
- Senin ismin Terken mi, Türkân mı?