Osmanlı’ya Mora’yı kaybettiren adam. Ya da Batılıların gözünde Müslüman Bonaparte. Hırsı, zekâsı ve acımasızlığıyla Machiavelli’nin gözdeleri arasına girebilecek kabiliyette, vicdandan ve ahlaktan yoksun bir prens. Zor günler geçiren Osmanlı’nın hükmedemediği topraklarda hem eşkıyaların hem de ufukta beliren Yunan isyanının önünü kesmek için sabrettiği yola gelmez çıban. Dumas, Kütahyalı bir Mevlevi dervişinin torunu olarak Arnavutluk’un Tepedelen köyünde doğan ve sonunda vurulan kellesi Topkapı Sarayı’ndaki ibret taşında cümle âleme sergilenen Ali Paşa’nın hikâyesini bir romansa dönüştürüyor.
*Hadi bakalım, bir de bunun şarkısını söyle! Söyle de herkes nelere kadir olduğumu azıcık öğrensin, düşmanlarımı ezip geçmekten beni hiçbir şeyin alıkoyamayacağına ikna olsun! Eğer benim kendimi suçladığım bir konu varsa, o da yapamadığım kötülüklerdir.*