“Bu kitapta anlatılan hikâyelerin hiçbiri Tenirşek Adem’in
hikâyesi değil. Damlalar birike birike gölü oluşturur ama biz salına salına yüzen kuğuyu seyrederiz. Kuğunun salınımdaki güzelliğin altında milyonlarca su damlasının birleşmesinin yatması
gibi buradaki her bir hikâyenin günahı da sevabı da aslında yazardan çok Tenirşek Ademlere ait.
Senin hikâyen hiç yazılmayacak ey Tenirşek Adem ama
anlatılan yalnızca senin hikâyendir.
Tahsin Çember’in öykülerini nerede okusanız tanırsınız,
çünkü öykünün bile fabrikasyonlaştığı günümüzde, o yazı işçiliğinde ayak diretenler familyasındandır. Her bir öyküde, okurunu
alır farklı diyarlara götürür kâh bir masal ülkesine kâh bir nezarethane koğuşuna. Nereye giderseniz gidin yazarın yıllar yılı gördüklerinden, duyduklarından, yaşadıklarından, hayal ettiklerinden damıttığı öz sesi size eşlik edecektir. Bu ses; zeki, alaycı,
komik, kurnaz, oyunbazdır.”
Mehmet Fırat Pürselim
“Sıra dışı, sarsıcı, masal gibi ama ham gerçek. Eğlenceli ama yüzümüzde tokat gibi patlıyor. Bu öyküler çok farklı, zekice. Biraz
Tahsin Çember, çokça biz.”
Fuat Sevimay