Bu kitap, cinselliğini yaşamak isteyen genç bir kadının hezeyanlarından doğdu. Evlenmiş ayrılmış bu genç kadının üzerindeki baba ve aile baskısı o kadar yoğundu ki, 35 yaşında olmasına karşın bir türlü flört edemiyor, bir akşam yemeğe çıkmak için ailesine kırk yalan söylemek zorunda kalıyordu.
Yeniden evlenmek isteyen kadın, yeni tanıştığı adamla yemeğe ve seyahate çıkmak, hatta sevişmekten yanaydı ki, ilk evliliğinde yaşadığı hayal kırıklığını yaşamasın! Çünkü cinsellikten hiç bir şey anlamamıştı ilk evliliğinden.
Kahramanımız cinselliğini yaşamak isteyen genç bir kadın. Ailesinin ve toplumun isteğiyle evlenmeden önce cinsel ilişkiye girmemiş. Kendi seçtiği bir erkekle evlenmiş ama cinsel anlamda aradığını bulamamış.
Daha doğrusu ne yaşamadığını, boşandıktan sonra hayatına giren erkek sayesinde öğrenmiş. Neler kaçırdığını da… Kadının cinsel yaşamı erkeğin performansına bağlı gelişiyor. Erkek iyiyse, kadın da ona ayak uydurursa, ten uyumları da mükemmelse sorun yok. Ama ya değilse?
Boşanmaların altında biraz da bu sebep yatıyor. Kadın diyor ki: *Hiçbir şey anlamadım cinsellikten. Daha bir yılolmadı, on beş günde, hatta ayda bir sevişiyoruz. Seksi çamaşırlarımı giyip, yatakta tek başıma yatıyorum, ne yapayım?*
Kitaptaki kadın cinselliğini ve kendini, hayatına giren ikinci erkekle keşfediyor.