Her şey bir sela ile başlamıştı. Bu, tarihe geçecek olan Temmuz selasıydı. Bu sela, 240 vatan evladını şehadete davet etmişti. Onlar da memnuniyetle bu davete icabet etmişlerdi. Zira bu davet, şu ve bu, kim vesile olmuş olursa olsun, göklerden gelen bir davetti.
Muhammet’in babası kendini hastahanenin dışına attı. Sabah rüzgarı yüzüne çarpınca kendisini daha iyi hissetti. Mırıldandı:
- Her şey senin için ey Allah’ın Rasulü. Oğlumun şehadetini kabul et ve ona şefaat et.
Ve Temmuz selasını okumaya başladı:
*Ey Allah’ın Resulü, salat ve selam senin üzerine olsun!
Ey Allah’ın Habibi, salat ve selam senin üzerine olsun!
Ey Allah’ın Arşının nuru, salat ve selam senin üzerine olsun!
Ey Allah’ın mahlukatının en hayırlısı, salat ve selam senin üzerine olsun!
Öncekilerin ve sonrakilerin Efendisi, salat ve selam senin üzerine olsun!
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah mahsustur!*