Jose gözlerini güneşe dikmiş yürüyor, düşüncelere dalmış. Karısını düşünüyor, meyhanede şeytanın onunla ilgili söylediklerini düşünüyor. Ovada öten cırcırböceklerinin susup, mantar meşelerinin taş kesileceği günü düşünüyor. Bu kadar düşünmek, hissetmek öldürecek onu... Otuz yıl sonra Jose’nin oğlu Jose gözlerini güneşe dikmiş yürüyor, düşüncelere dalmış. Kuzeni Salomao’nun karısını düşünüyor, meyhanede şeytanın Salomao’ya ikisi ile ilgili söylediklerini düşünüyor. Artık hiçbir şeyin, çevremizde bizi izleyen nesnelerin sessizliğinin bile var olmayacağı anı düşünüyor. Çetin, ama güzel, sanki zamanın dışında yaşayan, hayalle gerçeğin birbirine karıştığı bir köy... İlahi isimler taşıyan erkeklerle, isimleri bile olmayan kadınların birleşen sesleri acıyı, sanki ilahi güçlerin ellerini üzerinden çektiği bir dünyada büyük, çok büyük bir yalnızlığı haykırıyor.