19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren asırlardır bir arada huzur içinde yaşayan Türkler ve Ermenilerin arası, yöneten ve yönetilen ilişkisi bağlamında bozulmaya başladı. Bu bozulmanın zirvesi de I. Dünya Savaşı yılları oldu. Şartların zorlaması ile alınan tehcir kararı ve ardından ortaya çıkan meseleler, Türk-Ermeni ilişkilerini bir anlamda geçmişten günümüze esir aldı. Tarih ile beraber iki toplum da 1915’e hapsedildi. Bu bağlamda ne asırlar boyu süre getirilmiş birikim ve ne de savaş sonrası yaşananlar yeterince gündeme geldi.
Çalışmamıza konu olan bu eser, tarihin hapsedildiği bu dönemi yani 1915 ve ardından ortaya çıkan meseleleri, bunları çözmek için yapılan uygulamaları ana hatlarıyla ele almak için hazırlandı. Yakın döneme kadar yalnızca tehcir bağlamında ele alınan konu, şahsımın da akademik katkılarıyla daha sonra diğer meseleler açısından da incelenmeye başlandı. Kimsesiz Ermeni çocuk ve kadınları, tehcir edilip göç alanlarında iskân edilen Ermenilerin tekrar evlerine dönüşü ve bunlara ait mallar meselesi bu çalışmanın konusu olarak belirlendi. Bu kitapta yerli ve yabancı kayıtlar ışığında konu yeniden ele alınarak dönemin anlaşılmasına katkı sunulmaya çalışıldı. Tehcirin ardından yaşanan üç meselenin birlikte ele alınması ve incelenmesinin, 1915’e hapsedilen dönemi ve sonrasını daha sağlıklı anlamak açısından dikkate değer olduğu muhakkaktır.