Tükendi
Stok Alarmıİslâm ilimlerinin temel kaynağı olan Kur’ân’ı Kerîm, nüzûlünden itibaren günümüze kadar İslâm âlimlerinin ilgi alanlarında olmuştur. İlkin sahâbe ve tâbiîn döneminde şifahî olarak başlayan tefsir çalışmaları, daha sonradan tedvin dönemi dediğimiz dönemden itibaren yazılı hale getirilmiş olup Kur’ân’ı tüm yönleriyle inceleyen çeşitli tefsir kaynakları kaleme alınmıştır. Bu tefsirlerden özellikle filolojik ağırlıklı olanların Kur’ân’ı anlama, dil ve kıraat yönünden tahlil etmede ayrı önemi olmuştur. Kur’ân ilimlerinden olan kıraat ilmi, Kur’ân kelimelerinin hatadan, tahrif ve tağyirden korunması açısından olduğu kadar, anlaşılması açısından ayrıca önem taşımaktadır. Bundan dolayı tefsirlerin birçoğunda müfessirler kıraatlere yeterince yer vermiş ve âyetlerin yorumlanması hususunda meseleleri geniş açıdan ele alarak Kur’ân’ı açıklamaya çalışmışlardır.
Hicri 8. asırda, Mısır Bölgesi önemli bir ilim havzası olarak öne çıkmıştır. Bu bölgede İslam tarihi içerisinde birçok müfessir yetişmiş ve kaleme aldıkları tefsir eserleriyle temayüz etmişlerdir. Bu eserlerden biri olan Semîn el-Halebî’nin ed-Durru’l-Masûn fî Ulûmi’l-Kitâbi’l-Meknûn adlı tefsiridir. Bu çalışmada eser, kıraat ve tefsir yönünden incelenmesi konu edilmiştir. Eserde müellif, kendisinden önceki dönemlerin kıraat birikimi içerisinde öne çıkan kıraat ve tefsir kaynaklarından aktarımlarda bulunarak kıraatleri sahih ve şâz olarak ikiye ayırmıştır. Bununla birlikte Kur’ân âyetlerinin anlaşılması ve manalarının ortaya konulması hususunda Kur’ân ilimlerinin birçoğundan faydalanmıştır. Çalışmamızda ayrıca, eserde müellifin kıraatleri kullanma nitelikleri ve kıraatlerin Arap diliyle olan ilişkisi ele alınmıştır.