Şiir, hayatını düzene koyamayanların yetimhanesi; baştan aşağı suların kaynadığı noktada imdada yetişeni…
Tepeden tırnağa baş harflerini oluşturduğun olur. Kimisi yetişir o kafiyeye. Kimisi ise yetiştiremez kendisini o hüsn-ü niyete.
Şiir, derinlik inişi gibi algılansa da aslında sevgiyi, şefkati, kederi, kaderi anlatmak için bir zirvenin yamaçlarına çıkışın formülüdür. İnsanın içini dışa çevirmişliğinin Latin harflerine dökülmüş hâlidir şiir.
Şiir, en şirin ve en korkunç ifadelerin arşivlendiği bir vezinler ülkesi… Okuyucuyu en keskin unzuruyla farklı yönlere sevk edebilir. Sükûtun bedene bürünmüş hâli olan şiir, üflenmeyerek ve soğutulmadan ‘azim’ kaşığı ile ufukları beslemeli...