Her şey hikâyenin konusu olabilir. Nihayetinde insan bir hikâyedir. İnsanın yaşamına dâhil olan her şey hikâyedir başka bir deyişle. Ayşe Ay, bunu iyi yapanlardan. Yazı olmasaydı, iyi bir hikâye anlatıcısı denilebilirdi onun için. Çünkü şiirden besleniyor. Okuyucusunu hikâyenin içine davet ederken fısıltı ile şiirler okur onun kulağına. Ama şiirselliğe kaçma kaygısı da duymuyor. Yaşamı canlandıran bütün zıtlıkları bir arada göstermeyi de ihmal etmez. Yaşamı bütün renkleriyle gösterir okuyucusuna. Anadolu’yu karış karış gezerek yollarda, avlularda, pencerelerde, balkonlarda; yol bekleyen, düş kuran, gözyaşı döken, duvarlara çarpan ama pes etmeyen, o duvarlara çiçekli resimler çizen insanları konu alır. Onu herkesten önce okuma fırsatı bulduğum için çok şanslıyım.
Zafer ÇARBOĞA
Portakal çiçeğinin, kuş kafeslerinin, ağaçların, taşların, trenlerin ve koca şehirler ile ıssızlığın ortasındaki insanların yani hayatın kendisinin öykülerini anlatan Ayşe Ay; emek verilmiş dil işçiliği, sıcak ve samimi anlatımıyla hikâyelerin içine çekiyor okuru. Onun öyküleri içimize yumru gibi otururken yeri geldiğinde yüzümüze bir neşe kondurur. Hayat da öyle değil midir, hüznün neşeden daha çok olduğu bir dünyada yaşamıyor muyuz? İşte Ayşe Ay bize bu dünyayı anlatıyor.
İbrahim Halil ÇELİK